BM Barış Gücü’nün ara bölgeyi daha iyi gözlemlemek için insansız hava araçları (İHA) kullanma fikri üzerinde durduğu; İngiltere’nin, bu amaçla kullanılmak üzere bazı konvansiyonel İHA’lar vermeyi teklif ettiği bildirildi.
Haftalık Kathimerini, “Ara Bölgenin BM Tarafından Gözlenmesi İçin IHA’lar” başlıklı haberinde, henüz karar alınmamakla birlikte bu konunun BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile BM Genel Sekreterlik arasında görüşülmekte olduğunu, bu görüşmede İHA teklifinde bulunan İngiltere’nin de rol alıyor göründüğünü yazdı.
Adayı 2022 sonunda ziyaret eden Barış Gücü askerî heyetinin, Barış Gücü devriyelerinin daha kolay yapılması için yeni teknolojiler kullanılması konusunu gündeme getirerek, ara bölgede İHA kullanılması önerisinde bulunduğu kaydedildi.
Haberde, meselenin aylardır tartışılıyor olmasına rağmen, ara bölgenin “sahibi ve dolayısıyla ilk söz hakkına sahip olduğu” öne sürülen Rum yönetimine ne Barış Gücü, ne de İngiltere tarafından bilgi verildiği; konunun Rum Dışişleri Bakanlığı’na ulaşan bilgilerle öğrendiği belirtildi.
Habere göre, meseleyi yeni öğrenen Rum Dışişleri Bakanlığı 7 Nisan’da Barış Gücü nezdinde girişimde bulunarak resmî bilgilendirme talep etti. Barış Gücü, 10 Nisan’da gönderdiği mektupla, ara bölgede İHA kullanılması perspektifinin incelendiğini doğruladı ve karar alınması halinde Rum yönetiminin bilgilendireceğini ekledi.
Gazete, BM’nin, “ara bölge sanki kendi yetki alanındaymış gibi, Rum yönetiminin rızasını almadan karar alarak istediği gibi hareket ediyor” şeklinde okunan bu durumun Güney Kıbrıs’ta rahatsızlık yarattığını belirtti. Bu yaklaşımın, Nikos Hristodulidis hükümetinin Taksim Sahası hakkında Genel Sekreter’in Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi’ne birkaç gün önce yaptığı ilk resmî girişimi (nota) üzerine Stewart’ın ortaya koyduğu tezlerle pratikte karşılık bulduğuna dikkat çekti.
Gazete, birkaç gün önce Rum Dışişleri Bakanlığına çağrılarak, nota verilen Stewart’ın, ara bölgenin Rum yönetiminin yetki sahasında değil de BM’nin yetkisinde olduğu ve her halükârda akıbetinin de, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözüm müzakereleri çerçevesinde belirleneceği yönündeki sözlerini hatırlattı.